Nisan ayında anket göstergeleri salgının etkisini tam anlamıyla göstermeye başladı. Küresel ölçekte tecrübe ettiğimiz PMI'lardaki ve çeşitli ülkelerin güven endekslerindeki düşüşe benzer şekilde, alınan tedbirlerin ve daralan küresel ekonomik aktivitenin ekonomimize yansımasına şahit olduk. Fakat sert düşen güven endekslerinin, tedbirlerin Ramazan ayından sonra kademeli olarak kaldırılması halinde Çin'deki verilere benzer şekilde toparlanma göstermesini bekleyebiliriz. TCMB Başkanı Uysal da 2.çeyrek bitimiyle ekonomik toparlanmanın başlayacağını vurgulamıştı.
Dünya senkronize bir biçimde zayıflıyor. ABD'nin 2.çeyrekte GSYH daralmasının yıllıklandırılmış %30 olabileceği, AB'nin ise %15'e kadar daralabileceği projekte edilmekte. Bu çerçevede dünyada daha önce eşi benzeri görülmemiş parasal ve mali teşvikler açıklandı ve ülkemizde de bu kapsamda salgının ekonomik hayata etkisini minimize edebilmek adına 100 milyar TL değerinde “Ekonomik İstikrar Kalkanı" paketi açıklanırken, TCMB'de bu süreçte finansal koşulların rahatlayabilmesi adına son iki toplantıda politika faizini 200 baz puan indirdi.
- Mevsimsel etkilerden arındırılmış reel kesim güven endeksi, nisan ayında 98,8 seviyesinden %38,8 düşerek 62,3 seviyesine geriledi. Bu rakam 2009 Ocak ayından beri görülen en düşük rakam.
- Arındırılmış verilerle kapasite kullanım oranı ise üretimin, alınan tedbirlerle yavaşlamasının sonucu olarak aylık %18,8 gerileyerek %61,9 seviyesine geriledi.
- Sektörel güven endekslerinden; hizmet, perakende ve inşaat sektör güven endeksinde sert düşüşler gözlendi. Global ölçekte bu anlamda hizmet tarafının daha fazla etkilendiği görülmekteydi. Bizde de hizmet sektörü güven endeksi, küresel ölçekte gözlenen durumla uyumlu olarak %50,1 düştü. Tüketici güveni ise %5,9 azalarak 54,9 seviyesinde geldi. Yaşanan küresel salgın paniğinden üretici kesimin daha fazla etkilendiği görülmekte.
- Reel Kesim Güven Endeksi, Hizmet Sektörü Güven Endeksi, Perakende Sektörü Güven Endeksi, İnşaat Sektörü Güven Endeksi ve Tüketici Güven Endeksi'nden ağırlıklandırılarak elde edilen, bütün ekonomiyi kapsayıcı bir endeks olan Ekonomik Güven Endeksi'nin böylece 60'lı seviyelerin altına düştüğünü öngörmekteyiz.
Şekil 1. Sektörel Güven Endekslerinde diğer ülkelere benzer şekilde topyekün sert düşüşler görmekteyiz.
Dikkat Çeken Gelişmeler
- Ekonomik anlamda salgına ilişkin tedbirlerin en sıkı yaşandığı bu dönemde verilerin etkilenmesi doğal, kademeli normal hayata geçiş ile beklentilerin kademeli olarak tedbirler öncesi seviyeye döneceğini beklemekteyiz.
- Reel Kesim Güven Endeksi verisine baktığımızda en çok düşen kalemin %63,3 düşüşle ihracat sipariş kalemi olduğunu görmekteyiz. Dünyada neredeyse ticaretin durma noktasına geldiği bir noktada bu düşüşü olağan karşılamak gerekir. ABD'de ekonomi kapanmış vaziyette, AB'nin çoğu yerinde ve İngiltere'de karantina tedbirleri had safhada. İlerisi için umut verici sinyaller olarak ise, Çin mart ayıyla birlikte toparlanma sinyalleri vermeye başladı. Diğer bazı ülkelerden de mayıs ayıyla normal hayata geçiş sinyalleri verilmekte.
- Reel Kesim Güven Endeksinde artan tek kalem ise mamul mal stoku kalemi. Hükümetin bu bağlamda stok finansman desteği önemli olacaktır.
- Diğer dikkat çeken bir husus da işçi çıkarmamak kaydıyla kullandırılan kısa vadeli çalışma ödeneğinden yararlandırma imkanı, 3 ay süreyle işçi çıkarma yasağı gibi istihdam piyasasına yönelik alınan tedbirlerin etkisiyle toplam istihdam kaleminin diğer kalemlere göre daha az azalış gösterdiğini görmekteyiz.
- Gelecek 3 ayda üretim hacmi kalemi de %53,1 düşüşle 47,7 seviyesine geriledi. Ankette üretimi kısıtlayan faktörleri incelediğimizde; talep yetersizliğindeki artışı sebep olarak gösterenlerde artış dikkat çekmekte ve ayrıca üretimi kısıtlayan faktörleri diğer olarak belirtenlerin %69,2'si salgını sebep olarak göstermekte.
- Genel görünüm hakkında bilgi veren genel gidişat kalemi de 42,5 ile 2008 Aralık ayından beri görülen en düşük rakama işaret etmekte.
Şekil 2. Belirsizlikler geleceğe yönelik beklentileri aşağı çekiyor.
Kapasite kullanım oranında ve reel kesim güven endeksinde nisan ayında sert düşüşler görmüş olduk. Kapasite kullanım oranının aylık verilerine ulaşabildiğimiz 2007'den beri aylık en büyük düşüşünü gerçekleştirdi. Bundan önceki en büyük düşüş 2008 yıllının Aralık ayıydı. İşyerlerinin salgın dolayısıyla kapanması dolayısıyla fiziksel üretimin azalması imalat sanayi kapasite kullanım oranını aşağı çekmekte. Bundan sonraki aşamada gerek iç talep gerekse dış talepteki geçici zayıflık ortamında, imalat sektörü kapasite kullanım oranının etkilenmesi beklenecektir. Fakat Ramazan sonrası Türkiye'de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın belirttiği üzere olası kademeli gevşeme ile üretimin tekrar artması halinde kapasite kullanım oranı tarihsel ortalamalarına yakınsayacaktır.
Şekil 3. Tedbirler ve küresel salgının yarattığı belirsizlik kapasite kullanım oranını ve reel kesim güven endeksini aşağı çekiyor.
Mal gruplarına göre kapasite kullanım oranı incelendiğinde ise bütün kalemlerde düşüş olduğunu görmekteyiz fakat yatırım malları kalemindeki düşüş oldukça dikkat çekici.
Küresel ölçekte azalan havayolu taşımacılığı ve ülkelerdeki karantina tedbirleri dolayısıyla hizmet sektörü baskı altında, bunun neticesinde bugünkü günlük bültende vurguladığımız üzere küresel gelişmiş ülkelerin hizmet PMI'ları baskı altında ve dip seviyelerde. Ülkemizde de benzer bir resim görülmekte. Hizmet sektörü güven endeksi epey düştü ve geçen yıl oldukça iyi noktada olduğumuz hizmet gelirleri bu yıl cari dengeye beklenildiği kadar pozitif katkı yapamayacak, fakat iç talepteki sınırlanma sonucu ithalattaki azalma cari açığı dengeleyici bir unsur olacaktır. Ayrıca bir diğer olumlu nokta hizmet kesimindeki talep daralmasının enflasyona aşağı yönlü baskı yapması olacaktır.
Ayrıca ülkeler artık resesyondan ziyade resesyonun boyutunu tahmin etmeye çalışmakta. Ekonomik göstergeler baskı altında özellikle daralma sonucunda gelişmiş ülkelerde işsizliğin boyutunun ne olacağı tartışılmakta. Bu açıdan da ülkemizde alınan tedbirlerin istihdam piyasasına yansımaları izlenecektir.
Bilgi Notu: Kapasite Kullanım Oranı Nedir?
Örneğin, %77'lik bir kapasite kullanım oranının anlamı, bir fabrikanın 100 birim mal üretebilecek iken 77 birim mal üretmesidir. Neticede KKO'nun yüksek olduğu dönemlerde, firmaların kapasitelerini artırma eğiliminde olmasıyla üretimleri artmakta ve sanayi üretimi de artış göstermektedir.