Türkiye Ekonomisi: Kendine Güven

Tüketici güven endeksi, iktisadi faaliyet, eğitim, verimlilik ve gelecek

Küresel ve yerel iktisadi faaliyet canlı seyrederken tüketici güven endeksinin güncel seviyesi nasıl yorumlanabilir?

«Finansal istikrar» kavramının gündeme girmesiyle 2013 yılından beri tüketici güvenindeki gelişmeleri değerlendirmeye çalışıyoruz. 2014 – 2015 döneminden beriyse tüketici güven endeksi ve büyüme arasında beliren ayrışmayı izleyip anlamlandırma çabasındayız:

1. Güne Başlarken: Tüketici Algısı (Türkiye ve ABD - 14 Ağustos 2015)
2. Güne Başlarken: Negatifin Pozitif Olduğu Yer: Tüketici (25 Ağustos 2016)

Ayrıca, yurt-içindeki güven endeksi ile yurt-dışındaki endeksler arasında ayrışma belirdi. Mantık çerçevemiz (frame-work), şu ana kadar iktisadi faaliyetteki dinamizme rağmen güven endeksleri üzerindeki baskıyı açıklayabildi.

Hatırda Kalması Gerekenler:

  • Küresel iktisadi faaliyet geçtiğimiz yıl sanayide artan kar marjları ile ivmelendikten sonra bu sene tüketim talebi üzerinden kendisine yeni enerji buldu.
  • Bireylerin bütçe kısıtları ve fayda fonksiyonları arasındaki uyumsuzluk fiili gidişata (hard data) kıyasla; ankete bağlı, geleceğe dönük beklentilerde (soft data) daha zayıf görüntüyle sonuçlanabiliyor.
  • Bireyler, gelirlerini arttırmak için eğitime ağırlık veriyorlar, sürekli öğrenim merkezleri, lisans-üstü eğitim programları ve mesleki eğitim talebi canlı.
  • Bireylerin gelirlerini yükseltme çabası, mesleki eğitim üzerinden verimlilik artışı ile sonuçlanırsa, ülkemizin uzun vadeli potansiyel büyüme oranını pozitif etkileyebilir.

Küresel Tüketim

Küresel iktisadi faaliyet bu sene güçlenme eğiliminde seyrediyor. IMF ve benzer uluslararası finans kuruluşları, piyasa gözlemcileri büyümenin artacağı yönünde hemfikir.

Küresel çapta güven endekslerinin 2008 Lehman krizi sonrası tepe seviyelerde seyrettiklerini gözlemliyoruz.

Küresel ekonomimdeki toparlanma geçtiğimiz yıl sanayide kar marjlarının yeniden belirmesiyle filiz vermişti. Bu sene ivmelenmenin sanayiden hizmet sektörüne aktarımı ile özel tüketim güçlendi (Şekil 1). Böylece arz yönlü başlayan hareketlilik talep yönünden kendisine yeni bir itiş gücü bulabildi.

 

Yurt-içinde de talep koşulları ivmesini korudu. Beyaz eşya satışları ikinci çeyrekte yıllık %20 oranında artış kaydetti. Yerli üretim otomobil satışları da %17,6 oranında arttılar.

Turizm sektörünün hareketlenmesi hizmet değer zincirine pozitif etki sağladı ve havacılık gibi sektörlerde istatistikler güçlendi. SAMEKS1 hizmet endeksi 55,2 değeriyle imalat endeksini yakalamayı başardı.

1) MÜSİAD tarafından açıklanan Satınalma Müdürleri Endeksi

Güven Endeksinde Ayrışma

Anayasa referandumunun ardından beliren sükûnet ortamı iyimserliği güçlendirdi. İlk çeyrek büyümesinin %5 oranında açıklanması ve bu oranın yaklaşık üçte ikisinin özel tüketimden sağlanması ekonomik aktörleri cesaretlendirmekte.

Reel kesim güven endeksi 107,7 seviyesine ulaşırken tüketici güveni de 70 seviyesinin üzerine yükseldi. Muhtemelen tüketici güven endeksi, önümüzdeki dönemde 70 seviyesinin üzerinde dönem dönem iniş çıkışlara rağmen güçlenme eğilimini koruyacak.

Buna rağmen tüketici güveni hem küresel benzer endekslere hem de özel tüketim harcamalarının ima ettiği seviyeye göre daha düşük kalıyor (Şekil 2).

Teorik Tüketici Davranışı

Türkiye’de ankete dayalı güven endeksi, (soft data) trendinin altında seyrederken fiili verilerin (hard data), büyümenin trendini koruyor. Aradaki ayrışmayı açıklamak için birey bazlı (mikroekonomi) fayda fonksiyonlarını kullanmayı tercih ediyoruz (Şekil 3). Fayda fonksiyonları, neo-klasik ekonomi okulunun temel çıkış noktalarından birisi.

Neo-klasik teoriye göre; tüketiciler, elde ettikleri faydayı («utility» – siyah «u» eğrileri) arttırma (sağa doğru itme) arayışındalar. Buna karşın elde edebilecekleri fayda gelirleri ile sınırlı (bütçe kısıtını temsilen kırmızı çizgi). Dolayısı ile bir tüketicinin elde ettiği faydanın artabilmesi gelir düzeyinin artmasına bağlı.

Gelir, bir diğer anlamda üretilen (katma) değer artışı bireylerin daha verimli çalışmasıyla sağlanabilecek koşul. Genel kabul gören literatüre göre verimi arttırmanın yolu eğitimden ve teorik çalışmalardan (AR-GE) geçiyor.

Sürekli eğitim merkezleri, mesleki eğitim kurs ve sertifika programları, lisans-üstü eğitim programları; vatandaşların talep gösterdikleri kurumlar. Dolayısı ile toplumda mesleki yetkinliği arttırma yönünde bir bilinçten bahsedilebilir.

Ancak eğitim zahmetli bir iş ve mesleki yetkinlik hızla arttırılabilen bir kavram değil. Dolayısıyla bireylerin şematize C noktasından D noktasına ulaşmaları zaman alacak bir süreç. İlaveten bölgemizdeki dışsal gelişmeler de işin içine girince insanlar tahminen kendilerini A ile C noktaları arasında sıkışmış hissediyorlar ve anketlerde cevaplar fiili duruma nazaran biraz daha düşük kalıyor. Aslında gidilen yön D noktası!

Fayda Fonksiyonu

Şekil 3: Neo-klasik teoriye göre tüketici davranışı, fayda fonksiyonları ve bütçe kısıtı. C ve D noktaları arasındaki fark, fiili büyüme verileri ve ankete bağlı güven endeksi arasındaki farkın nedeni olabilir.

Ancak reel ekonomi fayda fonksiyonunun bütçe eğrisine (kırmızı çizgi) bağlı çalışır. Günlük yaşamın kesintiye uğrama şansı bulunmuyor. Bireyler geçimlerini idame ettirmek zorundalar. Türkiye’de beşeri dinamiklerin etkisiyle, genç nüfus enerjik. Konut, beyaz eşya, dayanıklı tüketim malı talebi güçlü. Talep, insanların alım gücüne bağlı olduğu için ve gelirlerde bir azalma ile karşılaşmadığımız için özel tüketim sürüyor. Bir dönem önce bütçe eğrileri C’deyse şimdi yine (en az) C’de. Dolayısıyla fiili veri akışı gücünü korumakta, reel ekonomi işliyor.

Bununla birlikte Euro kurundaki değer kaybı ve kazancının iç piyasa üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Çünkü; Türkiye’deki pek çok dayanıklı tüketim malı Euro üzerinden fiyatlanıyor. Euro kurundaki dalgalanmaların satın alma gücü üzerindeki etkisi de bireylerin hissiyatını etkileyebilir.

Olası Çıkarımlar

Tartışma dahilinde fiili verilerle, ankete dayalı güven endeksleri arasındaki ayrışmayı üç sebebe bağlayabiliriz:

1. Ülkenin beşeri yapısı, enerjik genç nüfus özel tüketim harcamalarını canlı tutuyor.
2. Euro kurundaki hareketlerin alım gücüne etkisi düşünülebilir.
3. Bireyler sağladıkları faydayı arttırma arayışındalar.

Faydanın artması bireylerin daha verimli çalışabilmesine bağlı. Verim artışı için genel kabul görmüş yöntemler:

1. Bireyler için eğitim.
2. Kurumlar için teorik çalışmalar (AR-GE).

Eğer ekonomik aktörler verimlilik artışını sağlayabilirlerse ülkenin potansiyel büyümesi de artacaktır.

Çekince ve Önceki Çalışmalar

Tüketici güveni ile ilgili daha önceki değerlendirmelerimiz:

Güne Başlarken: "Duygusal Ekonomi" (Güven Endeksleri - 28 Mayıs 2014)

Güne Başlarken: Bıçak Sırtı (Tüketici Güveni - 28 Kasım 2014)

Güne Başlarken: Radara Yakalandık (Cari Açık - 13 Mayıs 2015)

Güne Başlarken: Şaşırtmaca Kuru (Avro ve İç Talep - 14 Mayıs 2015)

Güne Başlarken: Tüketici Algısı (Türkiye ve ABD - 14 Ağustos 2015)

Güne Başlarken: Negatifin Pozitif Olduğu Yer: Tüketici (25 Ağustos 2016)

Güne Başlarken: Metal Metale (Kuantum Fizikçilere Karşı Newton - 23 Kasım 2015)