2017 Faaliyet Raporu
MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM

1,3 milyon kişiAÇIKLANAN VERİLERE GÖRE 2017’ NİN İLK 10 AYINDA 1,3 MİLYON KİŞİNİN ÜZERİNDE YENİ İSTİHDAM SAĞLANMIŞTIR.

2017 yılında Türkiye, potansiyelinin üzerinde büyüme kaydederken büyüme kompozisyonunu da dengeli tutmayı başarmıştır.

Türkiye ekonomisinin 2017 yılını, %7 civarında bir büyüme ile tamamlaması beklenmektedir. 2017 yılında Türkiye, potansiyelinin üzerinde büyüme kaydederken büyüme kompozisyonunu da dengeli tutmayı başarmıştır.

Güncel verilere göre dış ticaretin büyümeye katkısı %1,6 olurken özel tüketimin ve yatırımların büyümeye katkıları sırayla %4 ve %3 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Kredi Garanti Fonu (KGF) ve benzeri büyümeyi teşvik eden politikalarla kredi büyümesindeki hızlanma, iç talepte tüketim harcamalarının da artmasına neden olmuştur. Diğer yandan kamu maliyesinin ekonomiyi destekleyici yönde kullanımı ve uygulanan teşvik programları da yatırımların yılın ilk yarısında çeyrek başına ortalama yıllık %6,2 oranında artmasını sağlamıştır.

Açıklanan verilere göre yılın ilk 10 ayında 1,3 milyon kişinin üzerinde yeni istihdam sağlanmıştır. Ayrıca, turizm sektöründeki toparlanma da verilerde kendisini somut şekilde göstermiştir. Güncel açıklanan verilere göre Ocak-Kasım döneminde toplam 30 milyonun üzerinde turist ülkemizi ziyaret ederken, yıllık artış oranı %28 seviyesinde gerçekleşmiştir.

2017 yılı başında küresel ekonomiye ilişkin riskler sıralandığında; ilk sırayı ticaret savaşlarının aldığı görülüyordu. Ancak beklentinin aksine 2017 yılı, küresel ticaret hacminin yükseldiği bir yıl olmuştur. Ticaretteki canlılık, beraberinde küresel senkronize büyümeyi getirmiş, bu süreçte ana ticaret ortağımız Avrupa’daki gelişmelerin Türkiye ekonomisine olan olumlu yansımaları görülmüştür.

Çin ekonomisi yıllık %6,9 büyüme oranına ulaşarak 2011 yılından beri ilk defa yıllık bazda büyümesini hızlandırmayı başarmıştır. Fed’in bilanço küçültmesine ilişkin bir takvimi kamuoyu ile paylaşması ve bir buçuk yıllık sürecin sonunda bilançonun halen 4 trilyon ABD doları tutarında büyüklüğe sahip olacağının anlaşılması ticaret hacimlerini desteklerken risk iştahının da artmasını sağlamıştır.

Borsa İstanbul gösterge endeksi BİST100’de değer kazancı neredeyse %50’lere, küresel hisse senedi endekslerindeki artış ise %20’lere ulaşmıştır.

Ekonomideki güçlenmeye rağmen enflasyonun hedefin altında kalmasıyla Avrupa Merkez Bankası’nın varlık alımlarını sürdürmesi risk iştahındaki canlılığı pekiştirmiş, S&P500 endeksi yılı %18,4 oranında değer kazancıyla tamamlamıştır. Borsa İstanbul gösterge endeksi BİST100’de değer kazancı neredeyse %50’lere, küresel hisse senedi endekslerindeki artış ise %20’lere ulaşmıştır.

Merkez Bankası’nın açıkladığı İktisadi Yönelim Anketi’nde, ihracat siparişleri artış eğiliminde seyretmektedir. 2017 yılı içerisinde Türkiye ihracatını her ay ortalama yaklaşık %11 oranında artırırken altı değişik sektör tarihi ihracat rekoru kırmıştır.

2018 yılının başında da küresel ticarete ilişkin sinyallerin olumlu olduğu görülmektedir. Yılın ilk verileri, ticaret hacimlerinin artış eğilimini koruyacağına işaret etmektedir. Büyümenin ihracat ayağında, 2018 yılında olumlu gelişmelerin yaşanacağı görüşü hakimdir.

2018 yılında kredi talebindeki canlılığın sürmesi ve bunun da yatırım harcamalarına canlılık getirmesi öngörülmektedir. Kapasite kullanım oranının %79,5 ile 2008 yılından beri en yüksek seviyesine ulaşması, kurulu kapasitenin zorlandığına işaret etmektedir. Bu da yatırım harcamalarının artması eğilimini güçlendiren bir tespit olarak değerlendirilebilir. Ardından yaz aylarında turizmin devreye girmesi ve istihdam piyasasının hareketlenmesi ile yılın ikinci yarısında artık dış talep yerine tüketim harcamalarıyla birlikte iç talebin ekonomiyi sürüklemesi senaryosu yüksek ihtimal dâhilinde görülmektedir. 2018 yılında büyümenin %5’ler seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

TCMB2017 YILINDA, TCMB, YÜKSELEN ENFLASYONA KARŞI SIKI PARA POLİTİKASINI SÜRDÜRMÜŞTÜR.

Diğer taraftan, yükselen enflasyona karşı TCMB, sıkı para politikasını sürdürmüştür. İletişim politikasında sözle yönlendirme üzerinden sıkı para politikası duruşundaki kararlılık pekiştirilmiş, böylece senenin başında enflasyonda baz etkisiyle ortaya çıkacak gerilemeye karşın para politikasında değişiklik yapılmayacağının güvencesi verilmiştir.

2018 yılının ilk çeyreğinde tüketici enflasyonunun düşüş trendinde seyredeceği beklenmektedir. Benzer şekilde üretici fiyatları enflasyonunun da gerileme kaydetmesi yüksek ihtimal dâhilindedir.

TCMB’nin sıkı para politikasını sürdürmesi durumunda yılın geriye kalanında enflasyon yatay seyrini koruyacaktır. Küresel risk iştahının da yüksek seyretmesi halinde yılın ilerleyen döneminde enflasyon beklentilerinde iyileşme söz konusu olabilecektir. Bu durumda yılın son döneminde TCMB’nin, sıkı para politikasında ölçülü bir gevşeme sinyali vermesi beklentisi güçlenecektir.